En zorlu Rusya-ABD zirvesi

İki devlet arasında daha önce de krizler yaşanmıştı. Fakat hiç bir ABD başkanı, savaş durumunda dahi olsa, Rusya devlet başkanıyla yapacağı görüşme yüzünden bu kadar zorlanmadı ve içeriğini saklamak zorunda kalmadı

Google Haberlere Abone ol
En zorlu Rusya-ABD zirvesi

ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin dibe vurmuş durumunda olduğunu söyleyen Putin, G20 zirvesinde Trump ile görüşecek. Rus medyası bu görüşmeyi heyecanla beklerken görüşmenin içeriği, iki liderin ne konuşacağı hakkında pek bilgi vermiyor. Kremlin’in terörle mücadele başta olmak üzere Suriye ve Ukrayna’nın konuşulacağını söylemesine rağmen, Beyaz Saray “Başkan ne isterse onu konuşur” tarzında açıklamalar yapıyor.

İç siyaset açısından da önemli

Görüşme öncesinde her iki liderin de zor durumda olduğu söylenebilir. Özellikle Suriye ve Ukrayna sorunları üzerinden gerginlik yaşayan iki küresel güç, zirveden yüzü ak çıkmak istiyor. Putin ve Trump karizmatik liderler ve karizmalarını hem dünya hem de ülke kamuoyu karşısında korumak zorundalar. Trump yeni seçilmiş olmasına rağmen, rakipleri tarafından sürekli zorlanıyor. Putin’in önünde ise 2018 seçimleri var. Hatta Putin örtülü de olsa, şimdiden seçim kampanyasını başlatmış görünüyor. Bu yüzden G20’de yapılacak görüşme uluslararası siyaset için ne kadar önemliyse, iki liderin siyasi kariyeri için de en az o kadar önemli.

‘Zorlu zirve’

Zirvede ele alınması gereken konuların küresel iki gücün çıkarları açıdan önemli olması ve kırmızı çizgilerin çoktan zorlanmış olması, yapılacak pazarlığın ve ulaşılacak sonuçların liderlere ve ülkelere yansımasının da çok ağır olabileceğini düşündürüyor. Küresel ve yerel basının bu toplantıyı noktasından virgül kadar değerlendirecek olması, liderlerin basından kaçmasını ve mümkün olduğu kadar basına bilgi sızdırmamasını anlaşılır kılıyor.

Vzglyad gazetesi, bu iki devlet arasında daha önce de krizlerin yaşandığını yazıyor. Fakat hiç bir ABD başkanı, Rusya devlet başkanıyla yapacağı görüşme yüzünden bu kadar zorlanmadı ve içeriğini saklamak zorunda kalmadı. Petr Okopov Vzglyad gazetesinde yayımlanan yazısında, ne 1943 yılında Franklin D. Roosevelt’in, ne 1972’de Richard Nickson’ın ne de 1985’te Ronald Reagan’ın yaptıkları görüşmelerde bu kadar zorlandığını söylüyor. Bahsedilen yıllarda iki devletin ilişkilerinin açıkça düşmanlık vasfı taşıdığını yazan Okopov, liderlerin buluşmasının artık mantığa aykırı bir hale geldiğinin altını çiziyor. Okopov’a göre bu durum Trump üzerine oluşan baskı yüzünden yaşanıyor; muhalifler görüşeceği konularda Trump’ı dar bir çembere sokmaya çalışıyorlar. Kısaca, Trump’ın ne konuşacağı muhalifler tarafından belirlenmeye çalışılıyor, diyor Okopov.

Rus medyası Trump’ı incitmek istemiyor

Rus medyası Trump’ın Putin kadar serbest davranamadığını tekrar tekrar ele alıyor. Korrespondent.ru da yayınlanan bir Batı medyası derlemesinde, Gurdian yazarı Djulian Borjer’in yazısından alıntı yapılarak zirvenin tuhaflığına vurgu yapılıyor. Korrespondent.ru’ya göre, Djulian Borjer bu zirvenin tarihin en tuhaf buluşması olacağını yazmış. Rus medyasında dikkat çeken başka bir husus ise Trump ile ilgili yazıların çok dikkatli yazılıyor olması. Obama karşısında acımasız ve saldırgan bir politika izleyen Rus medyası, Trump’ı incitmemek için titizlik gösteriyor. Ruslara göre Trump iyi, fakat ABD’nin sistemi ve muhalifleri kötü.

Rusların Trump sevgisi ABD başkanlık seçimlerinde hız kazanmıştı. Rusya Trump’ın zaferini belki milli bayram ilan etmedi fakat bazı kutlamalar da gözlerden kaçmamıştı. Trump’ın başkanlığı devralmasıyla soğuk duş etkisini yaşayan Ruslar hâlâ umut besliyor olmalılar ki Trump’a karşı bu kadar titiz hareket ediyorlar. Halbuki somut duruma bakıldığında ABD’nin Rusya karşısındaki duruşunun çok daha sertleştiği, Obama’nın yapmadığı (mesela Esed’e karşı füze saldırısı ya da rejime ait uçağın düşürülmesi gibi) hamleleri Trump’ın yaptığı görülüyor. Rusya ile ABD arasında Obama döneminde kurulan Suriye’deki iletişim kanalları en çok Trump’ın başkanlığı döneminde askıya alındı.

“Ukrayna olmaz!”

Rusya için bir diğer hassas konu ise Trump-Poroşenko görüşmesi. Trump Ukrayna cumhurbaşkanını Putin’den önce kabul etti. Ukrayna liderinin Putin’le yapılacak zirveden hemen önce Beyaz Saray’da ağırlanmış olması, ABD’nin zirveye yönelik bir hazırlığı olarak görülüyor. Zirveye bir kaç gün kala yapılan “Başkan ne isterse onu konuşur” açıklaması ise Ruslara verilen “gündemi biz belirleriz” mesajı olarak okunabilir. CNN’in kendi kaynaklarına dayanarak verdiği habere göre, Trump Putin’le Suriye’yi ve Ukrayna’yı konuşacak. Rus uzmanlar ise Ukrayna’nın konu olmaktan çıkarılmasının daha doğru olacağını söylüyor.

RİA Novosti’ye konuşan Valday Kulübü yöneticisi İvan Timofeev, Kuzey Kore ve Suriye sorunlarının ele alınması uygun olur diyor. Bu iki konuda Kremlin ve Beyaz Saray arasında uzlaşılmış bazı başlıklar var ve bu konular karara bağlanabilir. Ukrayna sorunu bir çıkmaz sokak olduğu için hiç ele alınmamalı diyen Timofeev, Suriye ve Kuzey Kore üzerinde durulmasını tavsiye ediyor.

Medyadan liderlere taktik desteği

Görüşmeye hazırlanan liderlere her iki taraftan da tavsiyeler, ‘taktikler’ yağıyor. G20’nin bir siyasi liderler zirvesi olduğunu bilmesek, burada Putin ve Trump arasında boks maçı yaşanacağını düşünebilirdik. CNN ve Washington Post gibi ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarında çıkan haberler, Trump’ın Putin’e karşı nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini bütün ayrıntılarıyla tarif ediyor. ABD medyasına karşı mücadele veren ve hibrit savaşın ayrılmaz bir parçası olan Rus medyası da Putin’e tavsiyeler yağdırıyor. Trump’a öğüt veren medya ona muhalifken, Putin’e tavsiye verenler kendi liderlerin tam arkasında duruyorlar.

Rus medyası bu buluşmaya epey yer ayırıyor. Görüşme hakkında Rus medyasında yayımlanan yazılar analiz edildiğinde, verilen mesajları şu şekilde özetlemek mümkün: Suriye’de son zamanlarda yaşanan uçak vakası ve ABD’nin desteklediği muhalif güçleri korumak için Esed’e karşı güç kullanması, bölgede var olan durumu daha da zorlaştırıyor. DEAŞ’a karşı yürütülen mücadele zarar görüyor ve DEAŞ’ın elini rahatlatıyor. Bu tarz vakaların tekrarlanmaması için ABD ve Rusya arasındaki diyalogun geliştirmesi ve bu iletişim kanalına Esed’in de eklenmesi gerekiyor. Ruslar özellikle Türkiye ile Rusya arasında kurulan iletişim kanallarını örnek gösteriyor ve bu tarz bir iletişimin ABD ve onun desteklediği güçlerle kurulmasında ısrar ediyorlar. Bu iletişim sağlanamazsa, Rusya var olan iletişim kanallarını da kapatacağının sinyallerini veriyor. Özellikle Putin’in üçüncü dünya savaşı mesajları bu konuda bir uyarı niteliği taşıyor.

Putin-Trump görüşmesinden ne beklediğini, Kremlin Rus medyası üzerinden çoktan duyurdu bile. Beyaz Saray’ın bu duyurunun satır aralarını iyi okuması gerek. Beyaz Saray’ın ve Trump’ın ekibinin bu mesajları ne kadar ciddiye alacağı ve anlamaya çalışıp çalışmayacağı da başka bir mesele.

Ayak üstü görüşmeler faydasız

Rus medyası zirvenin uzunluğuna ve şekline önem atfediyor: Eğer ayak üstü kısa bir görüşmesi olacaksa ve bu görüşmeden sonra karşılıklı ziyaretler veya geniş heyetlerle üçüncü bir ülkede görüşme kararı çıkmazsa, ikili ilişkilerde pozitif gelişmeler beklenmemesi gerektiği yazılıyor. Kremlin ikili ilişkilerdeki sorunların ayak üstü görüşmelerle çözülebilecek sorunlar olmadığının altını çizerek G20 zirvesinde Suriye vurgusu yapıyor. Suriye’nin öne çıkmasının asıl sebebi ise Putin’in “Üçüncü dünya savaşına doğru gidiyoruz” sözleriyle yaptığı uyarı. Rusya Trump’tan beklediğini alamazsa milli seferberlik ilan edecek gibi görünüyor.

Bu sene Hamburg’da yapılacak G20 zirvesi, iki kutuplu yeni düzenin doğduğu zirve olarak tarihe geçme imkanına sahip. ‘Dünya Savaşı 3.0’ mı, yoksa ‘Soğuk Savaş 2.0’ mı yaşanacak, onu zaman gösterecek. Ama görünen o ki G20 tarihi bir buluşmaya sahne olacak ve tarihin gidişatını bir hayli etkileyecek.

[Grozni ve İstanbul'da yaşayan araştırmacı gazeteci Saslanbek İsaev, Rusya, Kafkasya ve Türkiye ilişkileri alanında uzmanlaşmıştır]

“Görüş” başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar