"Avrasya kaplanı" genç Kazakistan 22 yaşında (Haber - Analiz)
16 Jeltoksan (Aralık) Kazakistan için son derece önemli bir gün. Bu sene Kazakistan 16 Aralık’ta bağımsızlığının 22.
16 Jeltoksan (Aralık) Kazakistan için son derece önemli bir gün.
Bu sene Kazakistan 16 Aralık’ta bağımsızlığının 22. yıl dönümünü
kutluyor. Çok kısa sürede büyük başarılara imza atan Orta Asya’nın
merkezindeki genç ve dinamik ülkenin Avrasya coğrafyasındaki bu göz
kamaştırıcı yükselişi Türk dünyası açısından önemli kazanım
olmasının yanı sıra ekonomik kalkınma açısından da bütün dünyaya
örnek olacak nitelikte.
16 Aralık 1991 yılında bağımsız olan ülke aynı gün iki büyük olayı
birlikte yaşıyordu. Birincisi yıllardır mücadelesini verdikleri
bağımsızlıklarını kazanmışlardı. İkincisi ise Komünist rejim son
bulmuştu. Kazakistan ve bölgedeki diğer ülkeler buna hazırlıklı
mıydı değil miydi bilinmez ama bilinen tek gerçek vardı o da yeni
dönemin ilk yılları çok sancılı geçecekti. Fakat geçen 22 yıllık
süreçte Kazakistan adeta çağ atlayacak, kişi başına düşen milli
geliri 15 bin dolara yaklaşacak ve doğrudan ülkeye gelen yabancı
sermaye ise 172 milyar dolar olacaktı. Ülkenin orta kısmında
bulunan Astana şehrini başkent yapan Türk dünyasının "Ak Sakalı"
Nursultan Nazarbayev, adeta bu da benim çılgın projem diyerek
kimsenin tahmin dahi edemeyeceği kısa bir sürede bozkırın ortasında
yeniden bir şehir inşa etmeyi başaracaktı.
Ancak Kazakistan'daki yaşanan bu hızlı ve baş döndürücü değişimin
nasıl olduğunu anlayabilmek için bağımsızlık sürecindeki yaşanan
sıkıntılı günlere kısaca değinmek gerek. Öncelikle, Sovyetler
Birliği’nin dağılması ile çalışmakta olan fabrikalar bir anda
kapanmaya başlamış ve bu fabrikaların durması ile birlikte ülkede
üretim durma noktasına gelmişti.
Kendi iç meseleleri ile ilgilenerek tamamen iç siyasete dönen
Sovyet yönetimi ise Türk Cumhuriyetlerindeki bütün ekonomik
faaliyetlerini durdurmuştu. Bütün bunlar yaşanırken Kazakistan’da
ekonomideki yüzde 50’lere varan daralma, her geçen gün artan
işsizlik oranları ve sermaye yetersizliği gibi problemler kısa
vadede sonuç alınmasını imkansız hale getiriyordu.
Ülke adeta komünizmden kurtulmuş ama adeta kapitalizmin acımasız
yüzü ile karşı karşıya kalmıştı. Kazakistan’da her geçen gün her
konuda varlığını hissettiren büyük bir boşluk görünüyordu. Bu
şartlarda bir çok uzman Kazakistan’ın bir devlet olarak yaşamını
sürdürebileceğini dahi düşünemiyordu.
KARİZMATİK LİDER NAZARBAYEV
İşte tam bu sırada, Kazakistan bütün bu olumsuzluklarla nasıl
mücadele edeceğini düşüne dursun ülkede karizmatik duruşu, aklı
selim kararları ve gerek ekonomik gerekse de siyasi arenada son
derece akıllı hareket eden bir lideri vardı. İşte o lider aynı
zamanda bağımsız Kazakistan’ın ilk cumhurbaşkanı olan Nursultan
Nazarbayev’di. İşte böyle bir ortamda gerçek manasıyla halkını ve
ülkesini seven güçlü bir lidere ihtiyacı vardı Kazakistan’ın. Asıl
mesleği metalurji mühendisi olan Nazarbayev, siyaset sahnesinde de
kısa süre sonra en tepeye yükselerek ülkedeki birliği kuracak,
enerji ve sanayi adına ciddi adımlar atacaktı. Elbette dünyanın 9.
büyük bir coğrafyasına sahip olmak ve kontrolü elinde tutmak kolay
olmayacaktı ilk günlerde. Ama ülke genelinde gösterdiği üstün
performans ve bitmez tükenmez bilmeyen enerjisi ile Nursultan
Nazarbayev, halk nazarında da kısa sürede kabul gördü.
KAZAKİSTAN – ÇİN DOSTLUĞU PETROL ZEMİNİNDE DERİNLEŞİYOR
Ülkesinin refahının büyük ölçüde enerjiye dayandığını söyleyen
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Çin ile enerji işbirliğini
yoğunlaştıracaklarını her fırsatta belirtiyor. Kazakistan, Çin ile
ikili ticaretin 2015 yılında 15 milyar dolara ulaşmasını
hedefliyor.
İki ülke aynı zamanda siyasi alandaki karşılıklı güveni arttırmayı
stratejik işbirliğini güçlendirmeyi, ekonomi, ticaret ve enerji
başta olmak üzere her alanı kapsayan işbirliğini genişletmeyi de
arzuluyor.
Öte yandan hızlı ekonomik gelişmesini sürdürülebilir kılmak ve
bunun ihtiyaç duyduğu enerjiyi karşılamak isteyen Çin’in bu
bağlamda Kazakistan ile yaptığı anlaşmalar Kazakistan’ın Orta
Asya’da paylaşılamaz bir hale geldiğini açıkça gösteriyor.
ABD, ÇİN VE RUSYA ÜÇGENİNDEKİ KAZAKİSTAN
Bu sene bağımsızlığının 22. yılını kutlayan Kazakistan son yılların
en hızlı diplomasi trafiğini de yaşadı. Bir yandan Özellikle Çin
ile başta petrol olmak üzere bir çok alanda yaptığı anlaşmalar
diğer yandan Rusya ile yakın ve ikili ilişkiler bir yandan da bu
ilişkilerin dışında kalmak istemeyen ABD.
İki ülke ilişkilerin çok daha genişlediği dikkate alınırsa, ABD’nin
meydanı Rusya ve Çin’e bırakmaya hiç de niyeti yok gibi.
KAZAKİSTAN VE AVRUPA BİRLİĞİ
Kazakistan bütün bu gelişmelerin yanı sıra gerek Rusya, gerek Çin
ve gerekse de ABD ile olan ilişkilerinin yanında AB ile ilişkileri
geliştirmek adına da bugüne kadar büyük adımlar attı.
AB bugünkü ve gelecekteki uranyum ihtiyacı için uranyum
kaynaklarını çeşitlendirmek ve bu amaçla bundan sonra daha çok
Kazak uranyumu kullanmayı planlıyor.
Kazakistan bugün Avustralya ve Kanada'dan sonra dünyanın üçüncü
büyük uranyum üreticisi olarak da çok önemli bir ülke sayılır.
Bu gelişmeler şüphesiz AB'nin Kazakistan'a ne kadar önem vermeye
başladığını açıkça gösteriyor.
Nitekim AB üst düzey yetkililerinin, Kazak yetkililerle yaptıkları
görüşmelerde Kazakistan'ın AB'nin gelişmekte olan enerji güvenliği
stratejisinde önemli rol oynayacağını işaret ediyor. Bütün bu
gelişmelerin yanında Kazak lider Nursultan Nazarbayev de
Kazakistan'ın AB'nin enerji ihtiyacının yüzde 25'ini Hazar
Havzası'ndan sağlamayı öngören planları desteklediğini, AB
ülkelerine yaptığı ziyaretlerde ve görüşmelerde, ülkesinin
Avrupa'ya petrol ya da doğalgaz ulaştıracak bütün hatları ekonomik
bakımdan uygun olmak şartıyla düşüneceğini ifade etmiş
bulunuyor.
AB'nin Kazakistan ile başlayan bu yakınlaşma stratejisi ilk önce
nükleer enerji alanındaki işbirliği oldukça dikkat çekici. Bütün bu
önemli gelişmelerden bir tanesi de hiç şüphesiz Kazak petrol ve
doğalgazının Avrupa’ya nasıl ulaştırılacağı.
Bütün bu gelişmelerin yaşanması durumunda ortaya iki seçenek
çıkıyor. Bunlardan bir tanesi tabii ki Türkiye diğeri ise
Rusya.
Bu alanda bir rekabetin olması kaçınılmaz gibi görünse de son
yıllarda Rusya’nın doğalgaz ve petrol konularını batıya karşı bir
tehdit olarak kullanması ve değişik zamanlarda doğalgaz sevkiyatını
keserek Avrupayı zor durumda koyduğunu düşünürsek Türkiye’nin bu
sevkiyatın yapılması için daha uygun ülke olduğunu düşünmek daha
doğru olur.
ABD GERİ KALMAK İSTEMİYOR
Kazakistan’ın doğu ve kuzey komşusu Çin ve Rusya ile bu
yakınlaşması ve özellikle ticari ilişkileri ABD’nin de dikkatini
çekiyor.
ABD’li uzmanlar Kazakistan ile ABD ilişkilerinin son derece dinamik
bir yapıda olduğunu belirtseler de son dönemlerde Kazakistan’ın
yakın komşuları ile olan ilişkileri ABD’nin keyfini kaçıracak gibi
görünüyor. Nitekim ABD’li uzmanların Kazakistan ile Avrupa Birliği
ilişkilerinin daha aktif hale gelmesi gerektiğini belirtmesi
Kazakistan’ın Rusya ve Çin ile olan ilişkileri yavaşlatmaya yönelik
bir açıklama olarak yorumlanıyor
KAZAKİSTAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ DOSTLUK VE KARDEŞLİK ZEMİNİNDE
GELİŞİYOR
Dost ve kardeş ülke Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke
Türkiye olmuştu.
Türkiye, Kazakistan’ın bağımsızlığını öyle bir beklemiştir ki; 1991
yılında kardeş ülke bağımsızlığını ilan eder etmez 10 dakika sonra
Kazakistan’ın bağımsızlığını kabul etmişti. Türkiye, geride kalan
22 yıllık süreç içinde başta eğitim olmak üzere bir çok alanda
yatırım yaparak iki ülke arsındaki ticaret hacmini şimdilerde 4
milyar dolara çıkarmış durumda.
Kazakistan ile Türkiye arasındaki ortak tarihi, kültürel ve manevi
bağlar iki ülke arasındaki ilişkilerin süratle gelişmesinde temel
teşkil etmiştir. Gelişen ilişkiler ile birlikte Kazakistan
Türkiye’nin bölgedeki en önemli siyasi ve ekonomik ortaklarından
biri haline geldi. Türkiye ile Kazakistan arasındaki siyasi
ilişkilerin ulaştığı düzeye paralel olarak Kazakistan Türkiye için
bölgedeki en önemli siyasi ve ekonomik ortaklarından biri
durumunda.
Kazakistan’da 2013 sonu itibari ile Almatı’da sadece 600'den fazla
Türk firması faaliyet gösteriyor. Kazakistan’da Türk girişimcileri
gıda sektörü, ilaç-kimya sanayisi, inşaat, otelcilik ve imalat
alanlarının yanı sıra eğitim sahasında da aktif görülüyor. Türkiye,
Kazakistan’ın Orta Asya’daki liderlik rolünü kabul ederken,
bölgedeki önemli ortağı olarak görüyor.
Özellikle Kazakistan Cumhuriyeti ekonomisinin öncelikli alanlarına
yatırım çekme hususunda Kazakistan ve Türkiye arasındaki ticari ve
ekonomik işbirliği alanları gün geçtikçe gelişiyor.
Kazakistan ve Türkiye arasında askeri ilişki ve savunma
teknolojileri alanında da işbirliğini geliştirme konusunda verimli
çalışmalar yürütülüyor. Türkiye’nin savunma sanayi alanındaki önde
gelen şirketleri Kazakistan’ın savunma sanayi tesisini geliştirmek
için çalışıyor.
Eğitim alanlarındaki karşılıklı yakınlaşmanın başarılı örnekleri
olarak Türkistan’daki Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk
Üniversitesi’nin yanı sıra, Almatı’daki Süleyman Demirel
Üniversitesi, Jambıl şehrindeki Ekonomi Koleji, 30 Kazak-Türk
Lisesi, “Dostluk” Eğitim Merkezleri, Kazakistan’da yaşayan Türk
vatandaşlarının çocuklarının eğitim aldıkları “Şahlan” ilkokulunu
saymak mümkün. CİHAN
Yorumlar