Erdoğan: Musul'da operasyonda da masada da olacağız

Cumhurbşakanı Erdoğan, Türkiye'nin Irak'a 350 kilometre sınırının olduğunu belirterek, "Musul'dan tehdit altındayız. Biz nasıl girmeyelim?" dedi

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan: Musul'da operasyonda da masada da olacağız
Sonhaberler / Haber Merkezi 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Musul'a neden girdiği konusundaki eleştirilere tepki göstererek, "Bizim Irak'a 350 kilometre sınırımız var. Biz nasıl girmeyelim. Musul'dan tehdit altındayız" dedi. 

Erdoğan İstanbulda yaptığı konuşmada şunları söyledi: Koalisyon güçlerine şunu söylüyoruz, Başta Amerika olmak üzere: Bakın siz Münbiç'te bana bir söz verdiniz. Sayın Başkan'la telefonla görüştük. 'Kesinlikle oraya PYD, YPG girmeyecek' dediler. PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür. Türkiye'deki PKK'nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse, verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95'i buranın Arap'tır ve sözlerinde durmadılar, buraya PYD ile YPG'yi soktular. Biz de tabii onlar sözünde durmayınca gereğini yaptık, yapıyoruz ve kendilerine diyoruz. Bakın bu sabah bile kendilerine bu iletildi, bakın hala sözünüzde durmadınız, orayı eğer PYD'den YPG'den temizlemezseniz sizinle ortak hareket edemeyiz. Şimdi, yani biz, NATO'da Koalisyon güçleriyle veya başta Amerika olmak üzere stratejik iki ortağız, sen bizimle hareket etmeyeceksin, kiminle hareket edeceksin, terör örgütüyle hareket edeceksin. Bunun akılla, mantıkla izahı var mı? Bunun hukukta yeri var mı? Böyle bir şey olabilir mi? Hukuk çiğneniyor, uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor. Bundan dolayı da adaletin olmadığı yerde zulüm olur ve zulüm oluyor.

Emirleri hukuktan değil bir örgütten alan, vicdanını bu örgütün elebaşının talimatlarına göre şekillendiren kişilerin adaleti tesis etmesi mümkün değildir. Türkiye, bu örgüt mensuplarının yol açtığı yargı faciaları sebebiyle çok sıkıntılı dönemler geçirdi. Bir dönem adalet müessesesine yönelik güven duygusu erozyona uğradı. Milletimizin gönlünde yara, milletimizin gönlünde adeta felç meydana getiren adalet anlayışını düzeltebilmek için önce bu felaketlere sebep olanların hak ettikleri şekilde cezalandırılması şarttır.

17-25 Aralık'ta kendisi bir darbe teşebbüsünün aracı olan yargı, bu defa darbe karşısında en hızlı ve en etkin tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Çünkü bu süreçte yapılan düzenlemeler sayesinde yargı, FETÖ terör örgütünün güdümünden çıkıp milletin yargısı haline dönüşmüştür. Bu çok önemliydi. Bugün de aynı terör örgütünün ordudan yargıya kadar tüm kurumlarımızdaki mensuplarını hukuk devletinden taviz vermeden kararlı bir şekilde devletten uzaklaştırıyoruz. Attığımız her adım anayasamıza, yasalarımıza uygundur.

Bize hukuk dersi verenler, önce Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse işin inceliğini de kavramış olurlar. Olağanüstü hal ilanı, Fransa'ya baksınlar. Fransa, basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı, nasıl bir yıl olağanüstü hal ilan etti? 3+3+6 şeklinde... Biz basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Bunun karşısında, öyle basit tedbirlerle çözülebilir mi? Atılması gereken adım çok önemli bir adımdır ve bu, ülkemizin refahı, özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesinin ta kendisidir ve biz bu adımı atarız.

Yorumlar