Çocukların sıradışı fikirlerini öldürmeyin

Çocuklar sıradışı fikirler geliştiriyor, biz ise onların fikirlerini öldürüyoruz.

Google Haberlere Abone ol
Çocukların sıradışı fikirlerini öldürmeyin

Okul öncesi eğitimcisi Prof. Dr. Belma Tuğrul, çocukların sıradışı fikirler geliştirdiğini ancak bizim onların fikirlerini öldürdüğümüzü söyledi.

Yıldız Teknik Üniversitesi ve Çamlıca Çocuk Akademi işbirliğiyle düzenlenen, II. Etkili Öğretmen Etkili Çocuk Okul Öncesi Eğitim Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Belma Tuğrul, merakın çocukları doğal araştırmacılar haline getirdiğini söyledi. Çocuğun merakının engellenmemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Belma Tuğrul, üreten bir toplum olabilmemiz için çocuklara nasıl davranılması gerektiği hakkında şu bilgileri verdi:

“Çocuklar çok dikkatli gözlemcilerdir. Gözlemledikleri şeyler arasında ilişkiler kuruyorlar, yeni yeni şeyler çıkarıyorlar. Çocuklar meraklılar. Çocuk hamile biriyle karşılaşıyor. “Bu ne?” diyor. Annesi anlatıyor, onun hamile olduğunu söylüyor. Sonra biraz iri yarı bir bayanla karşılıyorlar. O iri yarı kadının karnında bir sürü çocuk olduğunu zannediyor. Çocuklar yanlış değil farklı düşünüyorlar.

ADEM İLE HAVVA’NIN DÜĞÜNÜNE KİM GELDİ?

Sibel isminde beş yaşında bir öğrencim vardı. Dedi ki, ‘Belma öğretmenim sana bir şey soracağım.’ ‘Adem’le Havva ilk insanlar mı?’ dedi bana. Sence dedim. ‘Evet’ dedi. ‘Neyi merak ediyorsun?’ dedim. ‘Madem onlar ilk insanlar onların düğününe kim geldi, kim şahitlik yaptı?’ dedi. Bu, beş yaşındaki bir çocuk. Bu çocuğun gerçekten gördüğü, gözlemlediği şeyler var. Siz onlara bir şey empoze etmiyorsunuz. Onları dinliyorsunuz ve meraklarını anlayabilecekleri şekilde yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Ona şu cevabı verdim: ‘Sibelciğim ben de bu konuyu merak ediyorum.’

Sonra bir toplantıya katıldım. Yabancı bir uzmana “Benim öğrencim böyle bir soru sordu, ben de cevabını merak ediyorum” dedim. Uzman ertesi gün “Dün gece sizi ve o Türk çocuğunu düşündüm. Ben de olsam böyle söylerdim” dedi. Çünkü çocukların bilmesi gereken şeyi öğretmenler de merak eder. Öğretmenler de sorunun cevabını almak için hala öğrenmeye devam eder. Siz siz olun çocuklara bir konuda cevap verme konusunda, çocukları dinleyin onlara cevabını verin ama bütün soruların cevabını verecek bir sihirli gücünüz olmadığını da bilin lütfen. Çocuklarla beraber öğrenmeye devam ediyoruz. Merakları, onları doğal araştırmacılar haline getiriyor.

ÇİNLİ KIZLAR DA ARABA SÜREBİLİR Mİ?

Bir uçak yolculuğundayım. Önümde ikiz olduğunu tahmin ettiğim bir erkek bir de kız çocuğu var. Anne de ortalarında oturuyor. Anne, şimdi sen sor soruyu diyor kıza. O bir soru soruyor. Sonra erkek kardeşine. Sonra diğeri soruyor. Aralarında çok güzel bir diyalog var. En son soruyu kız sordu: ‘Peki Çinli kızlar da araba sürebilir mi?’ ‘Bil bakalım bunu’ dedi. Oğlan birden şaşırdı. Belli ki hayatında hiç Çinli görmemiş. ‘Anne sürerler mi?’ dedi. ‘Evet sürerler’ diye cevap verdi annesi. Çocuk Çinliyi bilmiyor çünkü. Birdenbire şaşırdı çocuk. Gerçekten çocukların sorduğu sorular onların dünyalarının ne kadar zengin, ne kadar öğrenmeye istekli, ne kadar merak dolu olduklarının ifadesi.

KIRMIZININ ADINI KİM KOYDU?

Kızımın adı Öykü, oğlumun adı Yiğit. Öykü bana bir gün “Anne benim adımı sen koydun, abimin adını babam koydu. Peki kırmızının adını kim koydu, kim karar verdi ona kırmızı demeye?” diye sordu. ‘Ben kırmızıyla tanıştığımda ismi konmuştu’ dedim...

ÇOCUKLARIN BAKTIĞI YERDEN BAKAMIYORUZ

Çocukların bildikleri mi çok merak ettikleri mi? Merak ettikleri çok. Biz çocuklarımızın olmadığı, istemediği bir seviyeden onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Merak, öğrenmeyi başlatıyor. Çocuklar o kadar dikkatli bakıyorlar ki... Biz onların baktığı yere baktığımızda onlar gibi görmüyoruz. Bu yüzden biz eğitimciler çocukların yerine düşünmemeliyiz, çocuk gibi düşünmeliyiz, onları anlamaya, dinlemeye çalışmalıyız.

BİRBİRİNE BENZEYEN ÇOCUKLAR OLMASIN

Çocuklar sorularıyla bize sinyal veriyorlar. ...O kadar basit çocukların düşünceleri. Onlar bu düşüncelerini sorularıyla dile getiriyorlar. Çocuk dört yaşındaysa öğretmen de dört yaşındadır. Bu ne demek? Çocuk gibi düşünmek demek.

Beni ne kadar zengin bir bayan olarak görüyorsanız bu zenginliğin nedeni 3-6 yaşındaki çocuklar. Çocuklar sizin mesai arkadaşlarınız. Arkadaşlarınız sürekli kendinizi yeni tutmanız, dinamik tutmanız için sizi uyarıyorlar. Kendinizi geliştirmeniz için uyarıyorlar. Çocuklardan çok şey öğrendim. Çocukların dilinden anlayın, onların ihtiyaçlarını anlayın, onları rahatlatın.

Zor çocuklar ise, mesleki kariyerinizde sizi ruhsal olarak, duygusal olarak zenginleştirecek fırsatlar sunar.

Okulun şöyle bir formu yok. Rengarenk çocuklar geliyorlar, sonra tamamıyla birbirine benzeyen çocuklar haline getirmeyeceğiz onları. Onların hayatlarını zenginleştireceğiz.”

Yorumlar