İsviçrelilerin yüzde 14'ü Müslümanları istemiyor

İsviçre'de yaşayan 400 bin Müslümanla ilgili yapılan kamuoyu araştırması endişe verici sonuçlar ortaya koydu. Ülkenin yüzde 14'ü Müslümanları istemediğini beyan etti.

Google Haberlere Abone ol
İsviçrelilerin yüzde 14'ü Müslümanları istemiyor

Sonhaberler | Haber Merkezi

İsviçre Federal Irkçılıkla Mücadele Servisi, geçen ay "İsviçre Irk Ayrımcılığı 2016 Raporu"nu yayımladı. Raporun ön sözünde ifadelerine yer verilen İsviçre Federal İçişlerinden Sorumlu Bakan Alain Berset, ülkesinin çok kültürlülüğü ve çeşitli yaşam şekillerini barındırmasına atıfta bulunarak "Irkçılığın en büyük mağdurları Müslümanlar, siyahiler ve göçebe yaşam tarzına sahip kişiler." ifadelerini kullandı.

Irkçılığın, iş ve eğitim hayatı, barınma, sağlık, sosyal haklar, vatandaşlığa geçme prosedürü, siyasi katılım ve aşırı sağ gibi başlıklar halinde incelendiği raporda, ayrıca "Müslümanlara karşı düşmanlık", "Afrikalılara karşı düşmanlık", "Antisemitizm" gibi başlıklara da yer verildi.

Federal İstatistik Ofisinin geçen yıl uyguladığı "Birlikte Yaşama Anketi"nin sonuçlarını da içeren raporda, ankete katılanların büyük çoğunluğunun ırkçılığın İsviçre'nin en büyük sorunu olduğu şeklindeki düşüncesi paylaşıldı. Ankete göre, katılımcıların dörtte biri iş hayatında, beşte biri de komşuluk ilişkilerinde "farklı" insanlardan rahatsızlık duyuyorken, beşte biri de son 5 yılda en az bir defa iş yerinde veya iş aradıkları dönemde ayrımcılığa maruz kaldı. 

Anketin sonucunda, katılımcıların yüzde 18'inin genel olarak İsviçre'de yabancıların varlığını tehdit unsuru olarak gördüğü ortaya çıktı. Ankete katılanların yüzde 95'i Afrikalıların ve yüzde 96'sı Yahudilerin her insan gibi iyi ve kötü yanları olduğunu, normal görüldüğünü söylerken, bu oran Müslümanlar için yüzde 91'e düştü.

Ankete göre, şehirde yaşayanların yüzde 14'ü, kırsalda yaşayanların da yüzde 22'si Müslümanları olumsuz etiketleme eğilimde.

Müslümanlara yönelik ayrımcılığın, geçen yıl ihbar edilen 245 vakanın 31'ini oluşturduğu ifade edilen raporda, bu alanda hüküm verilmiş vaka sayısının ise 6 olduğunu bildirildi. "Birlikte Yaşama Anketi"nin katılımcılarının yüzde 12'sinin inancı yüzünden ayrımcılığa uğradığını düşündüğünün aktarıldığı raporda, bu oranın 3'te birini ise Müslümanların oluşturduğu belirtildi.

Ülkede Müslümanların olmasını istemeyenlerin oranının ise yüzde 14 olduğu kaydedilen raporda, Müslümanları "fanatik, agresif, kadınları ikinci plana atan, insan haklarına saygı duymayan" gibi negatif anlamda etiketleyen kişilerin oranının yüzde 16,8 olduğu ifade edildi.

Raporda, siyasi arenada son yıllarda, İsviçre Parlamentosunun "İslam ve toplum" konusu ile daha çok ilgilenmeye başladığı ve "Müslüman düşmanlığı, köktencilik, cihatçılık, toplumsal birliktelik, İsviçre'nin Hristiyan değerlerinin korunması" gibi başlıklarda pek çok soru önergesi verildiği belirtildi.

Müslümanların eğitim hayatında yaşadığı sorunlara da yer verilen raporda, ilk defa 2014'te bir öğrencinin St. Gallen kantonunda okula başörtüsüyle alınmaması üzerine olayın Federal Mahkemeye intikal ettiği ve sonucunda ailenin haklı bulunduğu hatırlatıldı.

"İslam bizim ülkemize ait"

İsviçre Sosyal Demokrat Partisinin lideri Christian Levrat, İslam'ın resmi din olarak tanınması önerisini tekrarladı. Levrat, Diyanet İşleri Başkanlığının, ülkesindeki faaliyetlerine de destek verdi.

İsviçre'nin SonntagsZeitung gazetesine konuşan Levrat, "İsviçre'de 400 bin Müslüman var ve bunların 160 bini İsviçre pasaportu taşıyor. İslam bizim ülkemize ait." ifadesini kullandı.

Levrat, ülkesinde bulunan yaklaşık 240 caminin bazılarında radikalleşme eğilimleri olduğunu ileri sürerek, "Her iki taraf bir adım atmak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.

Partisinin, İslam dininin İsviçre'de resmi din olarak kabul edilmesini istediğini vurgulayan Levrat, partisinden aynı görüşteki bazı üyelerin "İsviçreli İslam'ın yol haritası" adlı bir çalışma yürüttüklerini aktardı.

Diyanet'e destek

Diyanet İşleri Başkanlığının İsviçre'deki çalışmalarına ilişkin kendisine yöneltilen bir soru üzerine Levrat, "Diyanetin (İsviçre'deki bazı camilere) finansmanının yasaklanmasına karşıyım. Çünkü, Türk imamların yasaklanması Vahhabi ve Selefiler tarafından doldurulacak bir boşluk oluşturabilir. Bunlar İslam hakkında daha radikal vaazlar veriyor. Her şeyden önce imamların Arapça yerine Almanca ve Fransızca vaaz verdiği Türk etkisini tercih ediyorum." karşılığını verdi.

Geçen yıl ağustos ayında İslam'ın, ülkesinde resmi din olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Levrat, "İslam resmi din olarak tanınırsa din adamlarının eğitiminin ve finasmanının İsviçre tarafından karşılanacağı ve yabancı ya da aşırıcı çevrelere bırakılmayacağı" değerlendirmesinde bulunmuş, "İsviçre'ye özgü bir İslam dini olabilir mi? Bunu tartışmalıyız." diye konuşmuştu.

Yorumlar

mehmet Haber basitinizin a.q ben
hasan demekki %86 sı istiyor iyi bir durum