Akdeniz Anemisi

Akdeniz anemisi, Talasemi adıyla da anılan bir kan hastalığı türüdür. Halsizlik ve kansızlık belirtisiyle hissedilir.

Google Haberlere Abone ol
Akdeniz Anemisi

Akdeniz anemisi, Talasemi adıyla da anılan bir kan hastalığı türüdür. Halsizlik ve kansızlık belirtisiyle hissedilir. Alyuvarların globin zincirindeki kusur sebebiyle yaşanan hastalık, kalıtımsal olarak aile bireylerini etkiler. Kusur beta zincirinde yaşanıyorsa beta talasemi, alfa zincirinde yaşanıyorsa alfa talasemi olarak anılır. Akdeniz bölgesinde görülen türü olan  beta talasemi, Akdeniz anemisi olarak adlandırılır. Hastalığın taşıyıcı ve hasta olanları bulunmaktadır. Evli çiftlerin ikisi de taşıyıcı ise, çocukların hasta doğma olasılığı yüksek olmaktadır. Kişiler taşıyıcı ise, herhangi bir tedaviye ihtiyaçları bulunmamaktadır. Hasta olanlarda ise, şiddetli kansızlık görüleceğinden mutlaka tedavi edilmeleri gerekir. Hasta ve taşıyıcı olan kişilerin evlenmesi durumunda, çocuk sahibi olurlarsa bebeğin kontrol altında tutulması gerekmektedir. Taşıyıcı olanlar, sonradan hasta durumuna geçmezler. Akdeniz ateşi olarak anılan, eklem ve karın ağrılarıyla hissedilen hastalıkla karıştırılan anemide sadece kansızlık yaşanmaktadır. Hastalıkların birbirleriyle bir bağlantısı bulunmamaktadır.   

Akdeniz Anemisinin belirtileri nedir?

Hastalık doğumdan birkaç ay sonra belirti vermeye başlar. İlk belirtileri demir eksikliği gibi görünse de, yapılacak tetkiklerle teşhisi konacaktır. Hastalığın belirmesiyle gelişme bozuklukları, enfeksiyonlar karşısında zayıflık, karında büyüme, dalak ve karaciğerin büyümesi, pankreas ve kalpte yaşanan sorunlar ve yüz hatlarında farklılaşma görülür. Yaşanan halsizlik sonrasında yapılacak kan sayımlarının düşük çıkması, hastalığın yaşanmakta olduğunu gösterecektir. Kırmızı kan hücrelerinin az olması hasta olunduğunun, alyuvarların küçük olması da taşıyıcı olunduğunun belirtisidir.  

Akdeniz Anemisi hastalarının tedavi ve bakımı nasıl yapılır?

Hastaların tüm yaşamı boyunca kan almaları gerekmektedir. Yeterli kanı almadıkları takdirde, kemiklerin kırılması, yüz hatlarının değişmesi ve karaciğer, dalak büyümesi sorunları yaşayacaklardır. Bu hastalığın etkilediği çocuklar ise, ergenlik dönemine giremedikleri gibi, boylarında da kısalma görülür. Hastalığı tedavi etmek için, vücutta biriken demirin, ilaçlarla dışarıya atılması gerekir. Hastalığın tam olarak iyileşebilmesi için, kemik iliği nakli yapılması gerekir. Uygun doku aile içinde bulunamazsa, dışarıdan bulunma ihtimali zayıf olacaktır. Bu yüzden aileler, gebelik için teşvik edilmektedir. Dokusu uygun olan embriyo tüp bebek yöntemiyle ana rahmine yerleştirilir. Bebek doğduktan sonra, 10 kg'a ulaşınca kemik iliği nakli yapılarak, hastanın sağlığına kavuşması sağlanır.

Yorumlar