Ayrımcılığa uğrayan Domlar, toplumdan soyutlanıyor

Diyarbakır’da, Domlar ve Romanlar üzerinde yapılan bir araştırma, bu halkın çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürdüğünü ortaya çıkardı. 2 bin kişi üzerinde yapılan çalışmada, Domların günlük aile gelirlerinin 20 liranın altında olduğu belirlenirken, yüzde 60’nın da okuma yazma bilmediği ortaya çıktı.

Google Haberlere Abone ol
Ayrımcılığa uğrayan Domlar, toplumdan soyutlanıyor

Diyarbakır’da, Domlar ve Romanlar üzerinde yapılan bir araştırma, bu halkın çok zor şartlar altında yaşamlarını sürdürdüğünü ortaya çıkardı. 2 bin kişi üzerinde yapılan çalışmada, Domların günlük aile gelirlerinin 20 liranın altında olduğu belirlenirken, yüzde 60’nın da okuma yazma bilmediği ortaya çıktı.

Diyarbakır’da Domlar ve Romanlar Derneği, MEKSA Vakfı ve Sıfır Ayrımcılık Derneğince gerçekleştirilen AB projesi kapsamında Domlarla ilgili bir hane halkı anketi gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen anket sonuçları, Domlar ve Romanların yaşam kalitesi ile ilgili çarpıcı gerçekleri de gözler önüne serdi. Yapılan anket çalışması ile ilgili bilgi veren MEKSA Vakfı Başkanı Sertaç Işık, anket sonuçlarının özellikle Diyarbakır’daki Dom ve Roman gruplar açısından hem istihdam, hem sosyal yardımlar, hem barınma ile ilgili ciddi sorunları ortaya çıkardığını söyledi. Anketi 2 bin Dom nüfusu üzerinde gerçekleştirdiklerini kaydeden Işık, “En önemli sonuçlarından bir tanesi Domların yaklaşık 60’nın okuma yazma halihazırda bilmiyor oluşuydu. Bununla birlikte okuma yazma sorunlarını çözebilmek için özellikle halk eğitim merkezleri ve milli eğitim müdürlükleri ile birlikte bir işbirliği çalışmasının yapılması gerektiği ortaya çıktı. Eğitim durumlarının bu kadar kötü olması aynı zamanda istihdamda yer edinmeleri ile ilgili bir sonucu da doğurdu. Refah düzeyi itibari ile katılımcıların yüzde 77,6’sının gıda, barınma, elektrik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayacak gelire sahip olmadıkları görüldü. Bu önemli sonuç için de yine ilintili kurumların, özellikle sosyal yardımlaşma vakfının ve diğer kurumların, belediyelerin, yerel yönetimlerin acil bir eylem planı yapması gerektiği ortaya çıktı. Diyarbakır’da yaklaşık 15 bin Dom nüfusunun yaşadığı ortaya çıkıyor” dedi.

“Bir eve günlük 20 liradan az giriyor”

Hane halkı geliri açısından da çok ciddi sorunlarla karşılaştıklarını dile getiren Işık, şöyle devam etti:

“Katılımcıların yüzde 66,5’inin hanelik toplam geliri 20 liranın altında olduğu ortaya çıktı. Bu çok düşük iş kollarında çalışmaları, sosyal güvencesi olmayan işlerde çalışmaları ve düzenli sabit bir gelirlerinin olmayışından kaynaklanıyordu. Yine birbiri ile bağlantılı olarak katılımcıların iş gücü piyasasındaki durumları değerlendirildiğinde yalnızca yüzde 11,6’sının istihdamda olduğu görülüyor. Bölge açısından ve grubu değerlendirdiğimizde çok düşük bir oran. Buradan çıkardığımız sonuç da aslında kazanç seviyesine bakıldığında Domların çalışmasına rağmen fakirlik ve yoksulluk sınırının altında olduğu görülüyor. Bunun için de istihdam politikaları ile ilgili ciddi çalışmaların yapılması gerekiyor. Özellikle bölgesel bir takım eylem planlarının hayata geçirilmesi, eğitim durumları ile ilgili sorunlar çözüldükten sonra mesleki anlamda yoğun bir çalışma yapılması gerektiği sonucunu ortaya koyuyor. Bunun için de birçok kurumun ortak bir çalışma gerçekleştirmesi gerekecektir.”

“Ayrımcılık ve ötekileştirme sorunu çözülse ibre pozitife döner”

Sonuçların negatif çıkmasının nedeninin altında Domlarla ilgili halk arasında yapılan ayrımcılık olduğuna değinen Işık, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sonuçların bu denli negatif ve Türkiye sınırlarının hatta Diyarbakır ortalamasının bile altında çıkmasının nedenlerinden bir tanesi de Domlar ve genel anlamda Romanlara karşı halk arasında yapılan ayrımcılık olduğu düşünülmekte. Romanlarla ilgili sorunlardan bir tanesi de ayrımcılığa uğruyor musunuz cevabı da genellikle bireysel olarak özel işletmelerde kişilerle olan sorunları anlattıklarını görüyoruz. Bu ayrımcılıkla ilgili ve özellikle ötekileştirme ile ilgili sorunlar çözüldüğünde inanıyoruz ki istihdam ve eğitim ile ilgili özellikle kamu hizmetlerine erişimi ve de özel sektörün yaklaşımı açısından daha olumlu ve pozitif sonuçlar çıkacaktır. Bu araştırmayı belirli dönemlerde tekrarlamayı düşünüyoruz. Böylelikle aynı sonuçların zaman içerisinde ne kadar olumlu yöne gittiğini görme şansına sahip olacağız. Raporumu kamu kurumları ile sivil toplum örgütleri ile paylaşarak ortaya çıkan sorunu herkesin görmesini sağlayacağız.”

Yorumlar